Dante’nin “İlahi Komedya” adlı eseri ruhsal ve manevi bir yolculuk açısından nasıl okunmalıdır?
Öncelik ‘İlahi Komedya’ kitabını altını çizip, önemli gördüğüm bilgiler doğrultusunda incelemek istiyorum. Kitabın birinci cildi olan Cehennem’de Dante, vahşi bir ormanda kaybolur. Aslında buradaki orman sembolik bir kavramdır. Çünkü Dante Tanrı’yı unutmuştur ve günahlarından kurtulmak için de bu ormanda çırpınıp durmaktadır. Ormanda Dante’nin önüne üç yırtıcı hayvan çıkar. Bir pars , bir aslan ve bir dişi kurt. Bunlarda asıl anlamlarıyla değil, sembolik anlamlarıyla okurun karşısına çıkmaktadır. Pars uçarılığı, aslan büyüklenmeyi dişi kurt ise cimriliği temsil eder.
Bu manevi yolculukta Dante, hırs kavramının üzerinde çok duruyor. Çünkü hırs, insanların acı içinde yaşamasına sebep olan bir kavramdır. Anladığım kadarıyla bu üç hayvan, Dante’nin içinde bulunduğu karakteri bizlere yansıtmaktadır. Ayrıca bu hayvanlar, Dante’nin karşısına cehennemde çıkmaktadır. Yani bu üç davranış insanları cehenneme sürükleyen davranışlardır. Dante üç yırtıcı hayvanın eline düşmek istemediği için başka bir yol olan Araf ve Cennet yolculuğunu gerçekleştirecektir. Rehberi de Vergilius olacaktır çünkü cennet yolculuğu için akıl ve mantık yeterli değildir. O halde Vergilius’un burada aklı sembol ettiğini söyleyebiliriz.
İnsan işlediği günahlardan çıkan fena sonuçları akıl ve mantık dahilinde bir öğretmenle öğrenebilir. Dante Vergulius’ u gördüğünde utanır çünkü manevi öğretmeninin karşısına günahkar çıkmıştır. Ayrıca Vergulius’ da bir roma şairdir. Dante’nin bu manevi yolculukta; kendisine eşlik edecek kişiyi şair olarak seçmesinin, şairlerin sözüne önem verdiğini ve duygusal olarak tanıdığımız şairlerin akıl ve mantık yönünü ortaya çıkartmak istediğini görürüz. İlginç olan şey ise Dante’nin burada Homerosi, Ovidius, Horatius, Lucanus gibi şairleri de görmesidir. Fakat bu yolculukta yalnız akıl ve mantık geçerli değildir. Kalp işi de devreye girecektir. Peki kalbi temsil edecek kişi kim olacaktır?
İşte burada Dante’nin aşık olduğu Beatrice devreye girecektir. Şöyle bir yorumda bulunmak istiyorum; Dante’nin çıkacağı yolculuk kalbi de merkeze aldığı görülür. Yani tıpkı bizim dinimizde olduğu gibi Dante’ de büyük ihtimalle bedenimizdeki bütün görevlerin kalbin emrinde olduğunu ve organlarımızın duydukları bilgileri kalpte toplandığını, inanmak ve sevmenin hatta korkmanın bile kalpte bulunduğunu işaret etmektedir.
Dante bu yolculukta bütün günahlarının farkındadır ve şöyle der:
‘’ Hayat yolculuğumuzun yarısında kendimi karanlık bir ormanda buldum çünkü doğru yoldan ayrılmıştım’’
Bu günahın ve korkutucu ormanın endişesine kapılan Dante, ölümün bile acı olmadığını söyler. Cehenneme girecek olan kişiler yaşamları boyunca ne iyilik etmişler, ne de kimseye fenalıkları dokunmuştur. Burası Tanrının da düşmanlarının da sevmediği sefillerin yeridir. İyi bir ruh asla buradan geçmez. Fakat Dante’nin İlahi Komedya’sında, iyi olup cennet giremeyeneler de vardır. İşte bunlar dinin görevlerini tam olarak yerine getirmemiş kişilerdir. Burada şu mesaj verilmek istenmiştir, diyebiliriz:
‘’Yalnızca ibadet edip cennete giremeyeceğimiz gibi yalnızca iyilik yapıp cennete de giremeyebiliriz. Yani her şey bir bütündür.’’
Dante’nin Cehennem’inde dokuz kat bulunur.
‘’İslam inancında cehennem yedi kattır. Buradaki eserle İslam dini arasında farklı görebiliriz’’
Cehennemin en alt katında iblis bulunur. Kitapta göğe yükselme, yaratıcıya ulaşmayı hedefler. Burada Vergilius Dante’ye şöyle der:
‘’Neden sormuyorsun bu gördüğün ruhlar kimlerdir diye? Buradan uzaklaşmadan şunu öğrenmeni isterim ki bunlar günah işlememişlerdir, üstün nitelikli olmaları yeterli değildir, çünkü senin inandığın dinin ilk koşulu olan vaftizden bunlar yoksun kalmışlardır.’’
Okurken benim aklıma İslam dininin kurallarından birisi olan, doğar doğmaz çocuğun kulağına ezan okunması gerektiği bilgisi geldi. İslam dininde, çocuğa okunan ezan ve kamet ilk iman telkinidir. Çünkü ezanın mana ve muhtevasında tekbir, tevhid, nübüvvet ve namaz gibi dinin esasları bulunmaktadır. (Hristiyanlıktaki vaftiz gibi.)
Dante, inancını tazelemek istiyordu. Bu yüzden de bu yolculuktan cennete yükselmek birinci vazifesiydi. Dante’nin ilahi yolculuğu hakkında bilgi vermem için öncelikle bu katları açıklamalıyım;
Birinci kat Limbus’dur. Dante burada Akheron nehrinin karşı kıyısındadır. Burası Hristiyanlıktan ve Hristiyanlıktan sonra vaftiz edilmeden ölenlerin , acı çekmeden, ümitsizlik içinde yaşadıkları yerdir.
İkinci Daire Şehvet Düşkünleri’ydi. Burası artık cehennemdi. Burada aşk denen tutku fırtınasının elinde oyuncak olan ve oradan savrulan kişiler bulunmaktaydı. Mesela aşk yüzünde kendini öldüren bir kadın vardı. Dante bu şehvet düşkünlerini, aşkın dünyadan ayırdığı görüntüler olarak nitelendirmişti. Dante de Beatricia’ya çok aşıktı. Kendisini burada çok sorguya çektiğini söyleyebilirim.
Üçüncü Daire Oburlar Dairesiydi. Burada hayatlarında, damaklarının zevkinden başka bir şey düşünmemiş olan zavallılar bulunmaktaydı. Vergilius bu katta Dante’ye kıyamet gününden sonra neler olacağıyla ilgili açıklamalarda bulunmuştu.
Dördüncü Dairede Cimriler ve Savurganlar vardı. Bunlar iki karşıt suçu işlemiş ve aynı cezaya çarpıtılmıştı. Bu katta artık Cuma günü sona erip cumartesi günü gelmişti. Dante buradaki katın diğer kattakilere göre daha kalabalık olduğunu gördü. İslam dininde de cimriliğin hoş karşılanmadığını söyleyebiliriz. Eğer mallar belli ellerde birikirse birkaç kişi istifade eder, toplumun büyük bir kesimi aç ve fakir kalır. Bu ise Allah’ın adaletine aykırıdır. Herkesin, Allah’ın yarattığı nimetlerde hakkı vardır.
Beşinci Dairede Styx Bataklığı, Öfkeliler, Dite Şehri vardı. Burada Dante ve Vergilius’un manevi yolculukları tevekküle dayalıdır. Çünkü Tanrı’nın yardımı gelmeden yollarına devam edemeyeceklerini anlarlar.
Altıncı Daire Sapkınları oluşturur. Burada Dante’nin karşısına Cehennem cadısı çıktı. Dante korkusundan Vergilius’a sokuldu. Onu hem öğretmeni hem de koruyucusu olarak görüyordu.
Yedinci Daire Saldırganlardı. Burada insanların can ve mallarına el uzatmış olanlar vardı. Cehennem ağırlığına göre kaynar kan deryasına, derece derece batmış durumda azar çekmekteydiler.
Sekizinci daire Hilecilerdi. Bunlar uzun kırbaçlarla birlikte dövülen kimselerdi. Bu kimseler başkalarının adına aldatma işini yapanlar, öteki yarısında bu suçu kendi hesaplarına işleyelerdi.
Son daire yani dokuzuncu daire Hainlerdi. Burada buz gibi bir soğuk vardır. İki şairin cehennemdeki yolculuğu burada bitecektir. Cehennem’de Dante’nin küçük bir arınma süreci var. Oda günahkârları ve çektikleri azapları görmesi, olaylara şahitlik etmesi ve onun günahlarından af dilemesidir.
Dante sanki gerçekten cehennemde bulunmuş gibi orayı tasvir etmiştir. Aslında acılarını avutmak istemiştir. Bunu da Tanrı’ya iman ederek yapması gerektiğinin farkındadır. Yukarıda da bahsettiğim gibi Dante bunları insanların sayısız haksızlıklarını eleştirerek, iman kalesinin önünde kırmak istemiştir. Dante, kalelerine sığınıp yaralarını sarmaya bu şekilde yönetmektedir. Günahlarını doğruluk kavramı üzerinde durarak, hırs ve tamah sisleriyle dumanlanan zihninde, her gün biraz daha kendisini sorguya çekerek af dilemiştir..
Eserin amacı okunduğunda zaten görülecektir. O da şudur; Bu dünyada yaşayan insanların içinde bulunduğu sefaletten kurtarmak. Dante, bu yolculuğu birisinin ona eşlik etmesi şeklinde oluşturur.
Biliyoruz ki dinimizde bu görev peygamberindir. Yazar, İlahi Komedya’sında bu görevi bir şaire vermiştir. Beatrice’yi ise melek olarak görmektedir. Burada önemli bir bilgi vermek isterim. Dante’nin İlahi Komedya’sında insanların günahlarına karşılık öç alan kişi Tanrı değildir. Bu kullar tam tersi bağışlayıcı olan Tanrı’ya sığınmak yerine ondan kaçmışlardır. Yani kendi kendilerini cezalandırmışlardır. Zaten Dante’nin Cehennemin de karanlık orman zamanın karmaşıklığını gösterir. Yani kurtulmak ve selamete varmak için insanın Tanrı’ya ihtiyacı vardır. İlahi Komedya Cehennem cildini inceledikten sonra Araf’a geçmek isterim.
Araf’da cehennem kadar günah işlenmiş kimseler yoktur. Araf Cennet’le Cehennem arasında bulunur.
’’ Araf İslam inancında var olan bir şeydir. Yani pek Hristiyanlıkta yoktur. Öyleyse Dante’nin kitabı yazarken İslam dininden de etkilendiğini söyleyebiliriz. ‘’
Kitaba gelecek olursak Dante Araf’da cehennemin karanlıklarından kurtulduğu ve yeniden gün ışığına kavuştuğu için mutludur. Bu yüzden gözyaşlarını tutamaz. Bu iki şair yolculuklarına burada da devam etmektedir. Dante hala cennete ulaşamamıştır. O halde okuyucuya vermek istediği mesaj; cehenneme gitmenin çok kolay olduğu oysaki cennetin uzun bir yolculuktan sonra ulaşılacak yer olduğu mesajıdır. Araf cehennemden daha az korkunç ve daha sakindir. Öyleyse huzura kavuşulacak cennet kim bilir nasıldır?
Şimdi de insan ruhunun göklere yükselmeye layık duruma geldiği Araf’ı terennüm edecektir. Burada Dante hep sağdan gideceğini söyler ve şöyle tasavvur eder;
‘’Sağa dönerek gözlerimi öteki kutba çevirdim ve ilk dölden başka kimsenin görmediği dört yıldızı gördüm.’’
İlk döl derken Dante Adem ile Havva’yı hatırlatır. Bu ilk çift yasaklı meyveye dokunarak yeryüzü cennetine girmişti. Bu ana kadar da burada yaşamışlardı. Bu kısımda yalnızca iki ırmakta bulunan ruhlar cennete gitmeyi hak kazanıyordu. Bu sebepten Araf’da temizlenmesi gereken ruhlar öncelikle Tevere Nehri’nde toplanıyor. Sonra meleklerin güttükleri kayıklarla gidecekleri yere dağılıyorlardı. Cehennem’de farklı olarak Dante’nin arınması burada tam anlamıyla gerçekleşecektir. Araf dağı cehennemin aksine yedi kattan oluşuyordu. Farklı olarak da cezaların şiddeti aşağıdan yukarıya doğru değişiyordu. Bu ciltte dikkatimi çeken unsur yukarıda bahsettiğim Cehennem’de; Vergilius ile Dante ilk olarak şehvet düşkünlerinin sonra cimrileri daha sonra da öfkelileri görmüştü. Araf’da ise bu durumun tam tersi vardı. Birinci Grup Aforoz Edilenlerdi. Burası çok dik ve sarp bir kayalıktı. Vegilius ve Dante buraya çıkarken çok zorlandığı görülür. Yükselmek, hedefe ulaşmak için çaba sarf etmeleri gerektir. İkinci Grup ihmalcilerdi. Burada Tanrıdan af dilemek ve gufrana sığınmak için son nefeslerini beklemiş ruhlar bulunuyordu. Üçüncü Grup Eceli Kaza ile ölenlerdi. Bunlar savaş meydanlarında can vermiş cinayete kurban gitmiş kimselerdi. Burada şöyle bir farktan bahsedebiliriz. İslam dininde şehitlerimiz cennetin en güzel yerlerine konuyor. Fakat burada şehitler Araf’da yer almıştır. Dördün grup ise İhmalci hükümdarlardır. Burada yılan şeytan kandırmasını, meleklerse Tanrı’nın yardımını temsil etmektedir. Beşinci kat: Hasislik ve müsriflik. Dante burada ruhlarla konuşmaya başlıyor. Altıncı kat: Oburluktu. Burada tıpkı Dante gibi cennete yükselme gayreti olan ruhlar, aç ve susuz cezalarını çekiyorlardı. Dante’nin Oburluk katında ruhani yolculuğuna, gençlik ve çapkınlık yıllarını hatırlayarak çıkmıştır. Ve kendisini sorguya çekmiştir. Burada Dante’nin gençliğine ait bazı bilgiler vermesi bakımından biyografik önem vardır, diyebiliriz. Yedinci Kat:Şehvet Düşkünleri. Burada Dante şehvet düşkünlerinin alevler içerisinde yandığını görür. Ve artık yeryüzü cennetinde Beatrice karşısına çıkar. Vergilius’un görevi bitmiştir. Cehennem’de Dante’ye akıl ve mantık eşlik etmişti, Cennet de artık kalp devreye girecektir.
Dante Araf’da iyinin güzelliğini yenileşme gözüyle görür. Göz kulak kesilmiş bir şekilde ruhları izler. Çünkü karşılaştığı ruhların tutku ve isteklerini kendi doğrultusunda kıyaslamaya çalışmıştır. Sonunda Cennete kavuşma arzusu gerçekleşecektir.
Kitabın son cildi Cennete geçecek olursam öncelikle burada zaman kavramının olmadığını söyleyebilirim. Ahiret yolculuğunun bu son kısmı, zaman bakımından ölçüsüzlük içinde sürüp gitmektedir. Ayrıca burada yer denen şeyden de eser yoktur. Cennetin katları ise dokuzdur. Dante burada, Beatrica’yle birlikte Cenneti oluşturan Gök’e doğru yükselmeye başlayacaktır. Yukarıda yükselmeyi Tanrı’ya yakınlaşma olarak ifade e dildiğini söylemiştim. İşte artık Tanrı’ya ulaşma vakti gelmiştir. Birinci gökte başkalarının arzularına boyun eğdikleri için adaklarını yerine getirememiş insanların ruhları bulunur. Bu nedenle cennette de insan bedenine sahiptirler. Buna karşılık cennetin diğer katlarındaki ruhlar, ışıklı birer nokta görünümündedirler. İkinci gökte; Merkür gezegeninde dünyada ün kazanma tutkusunun peşinden gitmiş kişiler vardır. Venüs'ün bulunduğu üçüncü gök katında dünyada büyük bir sevgi duymuş olanların ruhları vardır. Dante’nin bu üç yolculuktaki arınması Cennet’te arşa çıkmıştır. Yukarıda da bahsettiğim gibi arınma çeşitli yollardan geçer. Eser hakkında küçük bir değerlendirme yapmam gerekirse ‘İlahi Komedya’ ahirete yapıldığı varsayılan yolculuğun kitabı olmuştur. Bu eser yalnızca Dante’nin fiziksel ve ruhsal yapısıyla incelenebilir. Dante’nin hayatında çok büyük darbe aldığı bir mahkum hayatı olmuştur. Bunu ‘acı ve onur kırıcı geçen günler’ olarak değerlendirir. Şunu biliyorum ki; her edebî eser, yazarının hayatından, hayata bakış açısından, gözlemlerinden az çok izler taşır. Her metin; yazarının hayatının, kültürünün, zevkinin izlerini yansıtır. Bunun için yazarın, sanatının oluşmasında etkili olan hayat hikâyesinin bilinmesinde yarar vardır. Dante’nin hayat hikayesini okuduğum zaman eserinde bu izlerin küçük değil, gayet geniş yer verdiğini gözlemledim. Bir diğer önemli hususta Beatrice’dir. Öncelikle Dante’nin manevi yolculuğunda Beatrice en önemli kişidir. Dante aşkı ile hayatı arasında sıkı bir yakınlık kurmuştur. Dante Beatrice’yle gerçek hayatta hiç konuşmaz. Büyük bir ihtimal ulaşılmaz olduğu için onu gözünde büyütmüş hatta eserinde melek olarak tasvir etmiştir. Eseri okurken Beatrice olmasaydı bu eser yine çıkar mıydı? Sorularını kendime sordum. Dante bu manevi yolculukta söylenenleri dinler acı çeker ve savaşır. Bütün bunlardan sonra Tanrı’nın karşısına çıkmayı hak kazanır. Eserde gözlemlediğim başka bir hususa geçmem gerekirse; İslam anlayışına çok büyük yer verildiği görülür. Cehennem’de hemen hemen daima sol kolu izleyerek gitmesi gibi. Çünkü şer yoluna sol taraftan yapılır. Dante bunu da İslam anlayışına borçludur. Dante’ nin bu eseri yazmasının bir başka nedeni de içinde yaşadığı problemlerdir. Ruhunu kemiren şüphe ve kararsızlıklar, tezatlar, kalbini yaralayan acılar onu bu yolculuğa iletmiştir. İlahi Komedyası’nda dünyanın nasıl olması gerektiği mesajını vermiştir. Güzelin, iyinin, doğrunun özlemi içinde yaşamış, bu uğurda savaşmış, acı çekmiş bir kişidir. Fakat asla yenilgiye düşmemiştir. Sonuç olarak da şaheseri ‘İlahi Komedya’sı ortaya çıkmıştır.